2020'de Türkiye'nin sistem krizi hangi alanlarda derinleşti, muhalefet nerelerde sınıfta kaldı?

Türkiye'nin önde gelen siyasetçi, ekonomist, dış politika uzmanı ve alanında uzman isimler, Ahval Forum'da 2020'nin panoramasını çekti.

Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar sordu; HDP Milletvekili Hüdakaya, Eski Anavatan Genel Başkanı Nesrin Nas, Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Eski AKP Milletvekili Prof Haluk Özdalga, CHP Parti Meclisi Üyesi Prof Gaye Usluer, Prof Binnaz Toprak ve İlahiyatçı İhsan Eli Açık cevapladı.

Ahval Forum'da 2020 yılında Türkiye'nin sistem krizinin hangi alanlarda derinleştiği, muhalefet hangi derslerden sınıfta kaldığı sorularına cevaplar arandı.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı olan Prof Gaye Usluer, koronavirüs yayılmaya başladığında sadece Çin’le sınırlı kalınacağı vehimine kapınıldığını belirterek, “Adeta Covid-19’un Türkiye’ye hiç uğramayacağı, uğrasa da mevcut sağlık sistemi ile bunun bir anda ortadan kalkacağı gibi algı yaratılmaya çalışıldı. Esasında siyasal iktidar buna inanıyordu” diyor ve ekliyor:

“Türkiye ekonomik krizle girdi pandemiye, ancak bu krizin pandemi nedeniyle olduğu algısıyla düzlüğe çıkmak hedeflerindeydi. İlerleyen süreçte salgın yönetilemedi ve saklanan vaka sayıları da açığa çıktı. Siyasal iktidar, Bilim Kurulu’nu göstermelik bir kuruma çevirdi ve uyarılara kulaklarını kapadı. 

Toplum, gerçek verilerin ne olduğunu bilmek istiyordu. Biz bilim insanları da gerçek datalara ulaşmak istiyorduk ki analizler yapabilelim. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye hâlâ kendi analizlerini yapamayan bir ülke konumuna gelmiş durumda. Ölüm sayıları 250 kişinin üstünde gösterilse de, bunun çok üstünde olduğunu biliyoruz.

Tünelin ucundaki ışık şimdi aşı. Türkiye’nin tek bir ülke ile bağlantı yapması ve gelişinin ertelenmesi, bundan sonraki süreçte ne kadar büyük sorunların bizi beklediğini gösteriyor. Türkiye’nin sağlık sistemi adeta çıplak kalmış durumda.”

Prof Binnaz Toprak ise, toplumsal kutuplaşmanın korkutucu boyutlara ulaştığını ortaya koyan raporlara değindi.

“Bunlar aslında bütün toplumlarda var. Bütün mesele, siyasilerin bu konuda ne yaptığıyla ilgili” diyen Toprak, “Durum, artık parti tercihine göre evliliklerin de şekillendiği bir sürece evrildi. Şunu biliyoruz ki AKP, 2010 referandumundan bu yana kutuplaştırma üzerine oynuyor ve buradan oy kazanmaya çalışıyor. Maalesef muhalefet de bunu yapıyor. Bu, 2020 yılında derinleşmiş durumda. Karşı taraftan olanlar, özellikle iktidar tarafından şeytanlaştırılıyor” ifadesini kullanıyor.

HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, HDP’ye yönelik sistematik baskı ve dini sembollerin siyaset aracı olarak kullanılmasını irdeledi.

Kaya, “Sadece HDP açısından bile baktığımızda; hukuk linci, insan hakları ihlalleri olduğunda en ağır bedeli ödeyen HDP oldu” diyor ve şöyle devam ediyor:

“16 bin civarında HDP’li insan cezaevlerinde. Sadece son dört yılda gözaltına alınan 20 bin HDP’liden 10 bini tutuklanmış durumda. Artık cezaevlerinde Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği ileri sürülen mahkûmlara özel koğuşlar açılıyor. 

Türkiye, AİHM’de hukuken kaybetmiş (Demirtaş davası) olmasına rağmen siyasi anlamda gerçek bir rehine olduğu iktidarın yetkilileri tarafından reddedilerek itiraf edilmiştir bu karar. Türkiye, totaliterizmin de ötesinde bir noktaya geldi.”

Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasının yılın en önemli olaylarından biri olduğuna dikkat çekiyor:

“Ayasofya, her şeyin istismarının doruğa çıkabileceğini bize gösterdi. Önceki yıllarda Ayasofya konusu gündem geldiğinde ‘Bırakın bu işleri, çevredeki camileri doldurun’ diyordu. Bir tür dünyaya meydan okuma, içerideki kamuoyuna da ‘Artık verecek bir şey kalmadı, biz istismarı bu boyutlara taşıdık’ mesajıydı. Çok etkisi olduğunu da sanmıyorum.

İktidarı korku kazanmıyor, umut kazanıyor. Ama Türkiye’de umudu üretmek konusunda bir tutukluk var. İtirazı umuda dönüştüremiyor muhalefet partileri.”

Eski AKP milletvekili Prof Haluk Özdalga, dış politikadaki çatışması politikaya dikkat çekiyor:

“Ankara’nın çevresindeki her çatışmaya hemen atlıyor, içine katılıyor ve çatışan taraflardan birinin yanında yer alarak partizanca bir tutum izliyor. Türkiye’yi de bu cenderenin içine atıyor. Çok kolayca askeri güce başvurabiliyor. Halbuki dış politikada en son tercih budur.

AKP’yi bugün yöneten zihniyet, aşırı aktivist. 17 yıl kadar geriye gittiğimizde meşhur 1 Mart tezkeresi (Irak) oylandı ve reddedildi Meclis’te bu. O dönem AKP içinden bir grup bunu reddediyordu, bir diğeri de destekliyordu. Şimdi o grup partiyi ele geçirmiş durumda.

İkinci olarak milli çıkarlar önceliği yerine ideoloji önde. Türkiye’nin çıkarlarından ziyade ideoloji önde geliyor. Orta Doğu’da mesela İhvancılık öne çıkıyor. Mısır’la kavganın sebebi de bu.

Üçüncü faktör ise, içeride sıkıştıkça askeri gücü kolay kullanma yoluna başvuruyorlar.”

Forumun katılımcılarından İlahiyatçı İhsan Eliaçık, dinin siyasete alet edilmesi konusuna ilişkin olarak, “Koronavirüs salgını sürecinde ‘Allah’ın lütfu’ anlayışına sığındılar ama korona onları da vuruyor. İktidardan hayatını kaybeden insanlar var. Böylesi ortamda muhalefetin kolu kırılmış oluyor. Biz aşımızı olalım da, bu salgın yıllarca sürse de olur diye düşünüyor olabilirler” görüşünü dile getiriyor.

Eliaçık, “Mevcut hükümetin Ayasofya olayıyla beraber, klasik siyasal İslamcılara oynayarak son barutunu da attığını ve cephaneliği tükettiğini görüyoruz” yorumunu yapıyor.

2020 Türkiye'sini ekonomik açıdan değerlendiren isim ise iktisatçı Nesrin Nas oldu.

"2020 yılında korona bizim için çok aydınlatıcı oldu" diyen Nas, Çok ciddi dersler çıkardır. İktisatçılar olarak biz, salgın öncesinde Türkiye ekonomisinin çok kötüye gittiğini, bugünü kurtarmak için ülkenin aşırı bir şekilde borçlandığını ve sorunların bir gün karşımıza çok ciddi bir şekilde çıkacağını söyledik" hatırlatması yapıyor ve şunları kaydediyor:

"Mesela, Varlık Fonu'nun devreye girmesi nedeniyle Hazine'nin borçlanma rakamlarını takip edemiyoruz. Kamu özel işletmeler ve işbirlikleri devreye girdiği için Bütçe'deki gerçek harcamaları göremiyoruz. İşte Merkez Bankası politika faizi dışında başka araçları kullandığı için piyasalardaki gerçek dengeleri izleyemiyoruz. Bu gölgeli alanların arkasında kamunun kaynakları belli yerlere aktarılıyor. Korkarız, Türkiye'de ciddi bir kartel devlet oluşumuna doğru gidiliyor.

Ama korona çok aydınlatıcı oldu bu konuda. Hasta ve ölü sayılarında nasıl jimnastik yaptırıyorlarsa, ekonomideki rakamlarda da bu jimnastiği yaptırmayın uyarılarımızın ne kadar yerinde olduğu ortaya çıktı."

Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz:

Bu blok bozuk ya da eksik. Eksik içeriğe sahip olabilir ya da orijinal modülü etkinleştirmeniz gerekebilir.

Related Articles

مقالات ذات صلة

İlgili yazılar