Video: 'Seçime gidiyoruz, büyüme yaratacağız yanlışı' - Ekonomi Gündemi

Türkiye ekonomisine baktığımızda, inanılmaz günlerden geçiyoruz. Türk lirası yine değer kaybediyor. Uzman ekonomistlerin uyarılarda bulundukları ne varsa göz göre göre gerçekleşiyor. Yaşanan kaotik gelişmelerin arkasındaki aklı mantığı anlamak kolay değil. Bugün TL’dolar kuru zaten 18 liranın üstüne atmış durumda. Daha da önemlisi Beş yıllık Türkiye devlet tahvillerini temerrüde karşı sigortalayan CDS bugün 740 baz puana yükselerek Ekim 2008’den bu yana en yüksek seviyesine çıktı. Söz konusu CDS kontratı salı günü 16 baz puan yükseldi. İki günlük yükseliş 25 baz puanı buldu. Kredi risk primi, bir kredinin geri ödenmeme riskinin tespit edilmesini ve bu riske karşı kredinin sigortalanmasını sağlayan bir değerleme enstrümanıdır. Sigorta şirketleri borçların ödenememesi halinde alacaklının alacaklarını sigortalayan bir sözleşme satar ve bu sözleşmenin fiyatı da ülkenin CDS primidir. Siyasi tarafa bakıldığındaysa, AKP’nin hafta sonunda Kızılcahamam toplantısı vardı. Seçimlerden önce yapılan son Kızılcahamam toplantısıydı. Oradan yavaş yavaş basına ekonomik konularda görüşler sızmaya başladı. Kızılcahamam’daki toplantılarda faizsiz İslami finans sistemine topyekün geçilir mi geçilmez mi konularının ele alındığını duymuş olduk. Ardından Kabine toplantısının akabinde Cumhurbaşkanının açıklamları oldu. Erdoğan ekonomi kısmında faizleri indirmeye devam edecekleri mesajını verdi. Ve ortalık toz dumana döndü. Tabii Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “Dar gelirli dışında herkes kazanıyor bu sistemde” şeklinde açıklamaları oldu. Kendisine yasak geldi gerçi bu açıklamaları nedeniyle. Ve şunu anlıyoruz. “Ekonomide hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır lafından, enflasyon gittiği yere gitsin, biz büyümeyi tam gaz sağlayacak şekilde ne gerekiyorsa, ne kadar dengesizlik yaratıyorsa yaratsın umurumuzda değil, seçime gidiyoruz ve büyüme yaratacağız” görüşü sürüyor. Tabii büyüme modelini de bir gelir bir servet transferi aracı olarak kullanıldığı düşünülürse ve seçimler de göz önüne alınırsa, anlaşılan bir sene daha Türkiye ekonomisinin “tımarhaneye” dönen durumuyla yaşacağız.